Sitemizde, siz misafirlerimize daha iyi bir web sitesi deneyimi sunabilmek için çerez kullanılmaktadır.
Ziyaretinize varsayılan ayarlar ile devam ederek çerez politikamız doğrultusunda çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz.
X

Madde 286

I. Dava hakkı

B. Soybağının reddi

I. Dava hakkı

Madde 286 - (7531 sayılı Kanun m. 9 ile değişik - RG. 14.11.2024; S. 32722) Koca, ana veya çocuk soybağının reddi davasını açarak babalık karinesini çürütebilir. Bu dava, dava açma hakkına sahip diğer kişilere karşı açılırI.

I-) Not:

Maddenin eski hali şu şekilde idi:

“Koca, soybağının reddi davasını açarak babalık karinesini çürütebilir. Bu dava ana ve çocuğa karşı açılır.

Çocuk da dava hakkına sahiptir. Bu dava ana ve kocaya karşı açılır.”

Ancak, maddenin birinci fıkrası, Anayasa Mahkemesinin 26.07.2023 tarihli kararı ile iptal edilmişti. Bkz. II.1.

II-) Yargı Kararları: 

1-) AYM, T: 26.07.2023, E: 2023/37, K: 2023/140: 

Anayasa Mahkemesinin T: 26.07.2023, E: 2023/37, K: 2023/140 sayılı kararı ile, hükmün, “Koca, soybağının reddi davasını açarak babalık karinesini çürütebilir. Bu dava ana ve çocuğa karşı açılır.” şeklindeki birinci fıkrasının, Anayasa’nın 20. ve 40. maddelerine aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. İptal hükmünün, Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30.03.2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 66. maddesinin 3. fıkrası gereğince kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir (RG. 20.10.2023; S. 32345):

 “... 7. Kanun’un 286. ve 291. maddelerinde soybağının reddi davasını açabilecek kişiler arasında çocuğun anasına yer verilmemiştir. Bu itibarla ana tarafından soybağının reddi davasının açılması mümkün değildir.

 B. İtirazın Gerekçesi

 8. Başvuru kararında özetle; soybağının reddi davasını açma hakkının koca ile çocuğa tanınmasına karşılık anaya tanınmamasının hukuk devleti ve eşitlik ilkeleriyle bağdaşmadığı, ana tarafından soybağının reddi talebiyle yargı mercilerine başvurulamaması nedeniyle hak arama özgürlüğünün de ihlal edildiği belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 5., 10., 13. ve 36. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

 C. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu

 …

 10. Anayasa’nın “Özel hayatın gizliliği” başlıklı 20. maddesinin birinci fıkrasında “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.” denilmektedir.

 11. Anılan maddeye ilişkin Danışma Meclisinin kabul ettiği metnin gerekçesinde özetle, … kişinin ferdî ve aile hayatını kendi anladığı gibi düzenleyip yaşayabilmesinin özel hayatın korunmasının diğer bir yönünü oluşturduğu ve maddenin birinci fıkrasında bu hususun da hükme bağlandığı ifade edilmiştir.

 …

 15. Öte yandan çocuğun tarafı olacağı soybağı ilişkisinin ananın anayasal haklarıyla da ilgisinin bulunduğu değerlendirilmek suretiyle Kanun’un 298. maddesinin birinci fıkrasında ana tarafından tanımanın iptali talebiyle yargı mercilerine başvurulmasına imkân tanınmış, 301. maddesinin birinci fıkrasında ise çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesinin ana tarafından da istenebileceği hükme bağlanmıştır.

 16. Anayasa’nın 20. maddesine ilişkin Danışma Meclisinin kabul ettiği metnin gerekçesinde de vurgulandığı üzere özel hayat ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkı, kişinin özel ve aile hayatını kendi anlayışına göre düzenleyip yaşayabilmesini gerektirir. Bu bağlamda koca ile çocuk arasında biyolojik duruma aykırı bir soybağı ilişkisinin mevcut olması koca ve çocuğun yanı sıra ananın da özel hayatına yönelik sonuçlar doğurabilecek niteliktedir. Başka bir ifadeyle babalık karinesinin ortaya çıkardığı sonuçların çocuğu doğuran kadının özel hayatıyla herhangi bir ilgisinin bulunmadığını söylemek mümkün değildir. Dolayısıyla çocuk ile biyolojik baba olmayan koca arasında kurulan soybağı ilişkisinin ortadan kaldırılmasında çocuğun anasının özel hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkı bağlamında menfaati bulunmaktadır.

 17. Bu itibarla çocuğun biyolojik babası olmayan kocanın karine olarak baba olduğunun kabul edilmesinin ananın özel hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkını ihlal edebileceği sonucuna ulaşılmıştır.

 18. Anayasa’nın 40. maddesinin birinci fıkrasında “Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlâl edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir.” denilmiştir. …

 19. Bu çerçevede Anayasa’nın anılan maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkı; anayasal bir hakkının ihlal edildiğini ileri süren herkese hakkın niteliğine uygun olarak iddialarını inceletebileceği makul, erişilebilir, etkili, ihlalin gerçekleşmesini veya sürmesini engellemeye ya da sonuçlarını ortadan kaldırmaya elverişli idari ve yargısal yollara başvuruda bulunabilme imkânının sağlanmasını teminat altına almaktadır (AYM, E.2019/102, K.2019/99, 25/12/2019, § 17).

 20. Çocuğun biyolojik babası olmayan koca ile arasında soybağı ilişkisinin mevcut olması ananın özel hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkını ihlal edebileceğinden ana tarafından babalık karinesinin çürütülmesi için yargı mercilerine başvurulabilmesi etkili başvuru hakkının bir gereğidir.

 21. Babalık karinesinin çürütülmesi, başka bir ifadeyle çocuk ile koca arasındaki soybağı ilişkisinin ortadan kaldırılması amacıyla soybağının reddi davasını açabilecek kişiler sınırlı olarak Kanun’un 286. ve 291. maddelerinde belirlenmiştir. Buna göre anılan davayı açabilecek kişiler arasında yer verilmeyen ananın doğurduğu çocuğunun kocadan olmadığını ileri sürerek yargı mercilerine başvurma imkânı bulunmamaktadır.

 22. Ana tarafından soybağının reddi davasının açılması mümkün olmamakla birlikte Kanun’un 286. maddesinin ikinci fıkrasında çocuğa soybağının reddi davasını açma hakkı tanınmış, 291. maddesinin ikinci fıkrasında ise ergin olmayan çocuğa atanacak kayyımın atama kararının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde soybağının reddi davasını açabileceği öngörülmüştür.

 23. Buna göre soybağının reddi davasının açılması bakımından çocuğa kayyım atanması için başvuru yapılması mümkündür. Bununla birlikte kayyım tarafından dava açılabilmesi ananın özel hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkı bağlamında etkili başvuru hakkı yönünden bir güvence sunmamaktadır. Zira kayyım, soybağının reddi davasını çocuğun yararını gözeterek çocuk adına açacaktır. Dolayısıyla anılan davada çocuğun anası davacı sıfatıyla babalık karinesinin çürütülmesine ilişkin iddialarını ileri süremeyecektir.

 24. Bu itibarla ana tarafından davacı sıfatıyla çocuğun biyolojik babasının koca olmadığı ileri sürülerek babalık karinesinin çürütülmesi için yargı mercilerine başvurulmasına imkân tanımayan kural, özel hayata saygı gösterilmesini isteme hakkı bağlamında etkili başvuru hakkını ihlal etmektedir.

 25. Açıklanan nedenle kural, Anayasa’nın 20. ve 40. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.

 ...

 V. HÜKÜM

 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 286. maddesinin birinci fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, iptal hükmünün Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince KARARIN RESMÎ GAZETE’DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK DOKUZ AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE 26/7/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi. ...” (RG. 20.10.2023; S. 32345).

2-) AYM, T: 22.12.2006, E: 2006/161, K: 2006/116:

Türk Medenî Kanunu’nun 286. maddesinin Anayasa’nın 2., 5., 10. ve 36. maddelerine aykırı olduğu iddia edilmiştir. Anayasa Mahkemesi bu iptal talebini T: 22.12.2006, E: 2006/161, K: 2006/116 sayılı kararı ile reddetmiştir:

“… Anayasa’nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 28. maddesine göre, bir davaya bakmakta olan mahkeme, o dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık savının ciddi olduğu kanısına varırsa, bu hükmün iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmaya yetkilidir. Ancak, bu kurallar uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilmesi için, elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması ve iptali istenen kuralın o davada uygulanacak olması gerekir. Uygulanacak yasa kuralları ise, davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikteki kurallardır.

Davacılar tarafından açılan dava nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davasıdır. Açılan dava ile nüfusta anne gözüken şahsın anne olmadığı ve gerçek annenin belirtilen şahsın olduğunun tespitine karar verilmesi istenilmektedir.

Ancak, başvuran Mahkeme başvuru gerekçesinde açılan davanın soy bağının reddi ve soybağının yeniden tesisine ilişkin olduğunu, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK.) 286. maddesindeki dava hakkının ise anneye tanınmadığını, bunun da Anayasa’ya aykırılık teşkil ettiğini ileri sürmektedir.

TMK.’nun 286. maddesinde düzenlenen dava soybağının reddi davası olup, davanın konusunu babalık karinesinin çürütülmesi oluşturmaktadır. Babalık karinesinin çürütülmesine ilişkin dava hakkı anneye tanınmamıştır. Buna göre annenin, nüfusta baba görünen şahsın baba olmadığı iddiasıyla dava açma hakkı bulunmamaktadır. Somut olayda ise, babalığa yönelik bir itiraz bulunmamakta, nüfusta anne görünen şahsın anne olmadığı iddia edilmektedir. Bu davanın ise TMK’nun 286. maddesinde düzenlenen soybağının reddi davası ile herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Bu durumda itiraz konusu Yasa kuralı başvuran Mahkemece davada uygulanacak kural değildir.

Başvurunun Mahkeme’nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir. …” (RG. 22.11.2007; S: 26708) 

3-) Y. 2. HD, T: 23.02.2009, E: 2007/21189, K: 2009/3020:

“… 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 286/1. maddesinde; kocanın soybağının reddi davası açarak babalık karinesini çürütebileceği, bu davanın ana ve çocuğa karşı açılacağı hükme bağlanmıştır.

Anılan Kanunun 426/2. maddesine göre bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa vesayet makamınca ilgilisinin isteği üzerine veya re’sen temsil kayyımı atanması gerekmektedir.

Bu davada nesebi reddedilen küçük Alper ile annesinin menfaati çatışmaktadır.

Mahkemece; küçüğe kayyım tayin ettirilmesi husumetin kayyıma yöneltilmesi gösterdiği takdirde delillerin toplanması gerekirken küçüğe kayyım tayin ettirilmeden eksik inceleme ile işin esasının incelenerek karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. ...”

4-) Y. 2. HD, T: 12.06.2008, E: 2007/10000, K: 2008/8665:

“… 1- Olayları anlatmak taraflara hukuki niteleme hakime aittir.

Genetik baba olduğunu ileri süren davacı Mustafa ile çocukların kayden annesi olduğu görülen davacı Ayla; Hakan ile Ayla’nın evliliği içinde doğan küçükler Aylin Derya ve Mert Hasan’ın babasının davacı Mustafa olduğundan bahisle soybağının reddi isteminde bulunmuşlardır.

Davacı anne Ayla’nın soybağının reddi davasını kendi adına asaleten, çocukları adına velayeten açmış olduğu görülmektedir.

Koca, soybağının reddi davasını açarak babalık karinesini çürütebilir. Çocuk da dava hakkına sahiptir (TMK.m.286).

Soybağının reddi davasının anne tarafından kendi adına açılması mümkün olmadığından, davacı anne Ayla’nın kendi adına açtığı dava ile Türk Medeni Kanununun 291. madde koşulları oluşmadığından genetik baba olduğunu ileri süren davacı Mustafa’nın davasının reddine yönelik temyiz itirazları yersizdir.

2- Davacı anne Ayla’nın velayeten açtığı soybağının reddi davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Soybağının reddi davası çocuk tarafından açılabilir (TMK.m.286/2) ise de, davacı Ayla ile çocukları olan küçük Aylin Derya ve Mert Hasan arasında menfaat çatışması olmakla (TMK.m.426/2) adı geçen küçüklere kayyım atanması sağlanarak, duruşmaya çağrılıp gösterdikleri takdirde delilleri toplanıp, sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. …”

5-) Y. 2. HD, T: 01.11.2007, E: 2006/19882, K: 2007/14621:

“… Davacı dava dilekçesinde evlilik birliği içinde doğan küçük 18.04.2004 doğumlu Demir’in babası olup olmadığının tesbitini ve soybağının reddini istemiştir (TMK. md. 286). Yasal olarak davacı baba olduğundan, ayrıca babalığın tespitinden sözedilemez. 13.02.2006 tarihli Adli Tıp Kurumu raporu ile de davacının küçüğün babası olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece davacının davasının reddi gerekirken yazılı olduğu gibi “davacının davasının kabulü ile çocuğun babasının davacı olduğunun tespitine soybağının reddi talebinin reddine” şeklinde çelişkili hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. …”

III-) Türk Kanunu Medenîsi:

B NESEBİ RET

I. Koca tarafından

1- Müddet

Madde 242

Koca, doğduğuna muttali olduğu günden itibaren bir ay içinde çocuğu reddedebilir. Ret dâvası, çocuk ile anası aleyhine ikame olunur.

IV-) Madde Gerekçesi:

Yürürlükteki Kanunun 242 nci maddesini karşılamaktadır.

Madde, özellikle ikinci fıkrası açısından, yürürlükteki metinden farklı olarak ve esas itibarıyla kaynak Kanunun 256 ncı maddesi örnek alınmak suretiyle düzenlenmiştir.

Birinci fıkrada, esasen, yürürlükteki metinde yer alan ilke, dava açma süresi (yürürlükteki metinden farklı bir süre olarak) ayrı bir maddeye bırakılmak suretiyle tekrarlanmaktadır. Buna göre, koca, soybağının reddi davası açarak babalık karinesini çürütebilir. Dava ana ve çocuğa karşı açılır.

İkinci fıkrada ise, çocuğun dava açma hakkının bulunup bulunmadığı ve yürürlükteki Kanun açısından (m.241 ve m.245 hükümleri karşısında) bu konuda bir kanun boşluğu mevcut olup olmadığı sorunu, kaynak Kanunda 1976 yılında yapılan değişiklik (aynen olmasa da, genel tercih açısından) izlenmek suretiyle, açık bir çözüme kavuşturulmaktadır. Yapılan düzenlemede Tasarıda, belli koşullarda baba dışındaki kişilere soybağının reddi olanağı tanıyan bir sistemde, soybağıyla birinci derecede ve hem manevî hem de maddî açıdan ilgili olan kişiye, yani çocuğa da dava hakkının tanınması gerektiği görüşü benimsenmiştir. Bu görüş doğrultusunda kaleme alınan ikinci fıkraya göre, çocuk da soybağının reddi davası açabilir. Bu durumda, davalı sıfatı, ana ile babalığı karine olarak kabul edilen kocaya aittir.

Kaynak Kanunun 256 ncı maddesindeki “karısının üçüncü kişi tarafından gebe bırakılmasına rıza gösteren kocanın dava hakkı yoktur” şeklindeki üçüncü fıkrası alınmamıştır.

V-) Kaynak İsviçre Medenî Kanunu:

1-) ZGB:

B. Anfechtung

I. Klagerecht

Art. 256

1 Die Vermutung der Vaterschaft kann beim Gericht angefochten werden:

1. vom Ehemann;

2. vom Kind, wenn während seiner Unmündigkeit der gemeinsame Haushalt der Ehegatten aufgehört hat.

2 Die Klage des Ehemannes richtet sich gegen das Kind und die Mutter, die Klage des Kindes gegen den Ehemann und die Mutter.

3 Der Ehemann hat keine Klage, wenn er der Zeugung durch einen Dritten zugestimmt hat.

2-) CCS:

B. Désaveu

I. Qualité pour agir

Art. 256

1 La présomption de paternité peut être attaquée devant le juge:

1. Par le mari;

2. Par l’enfant, si la vie commune des époux a pris fin pendant sa minorité.

2 L’action du mari est intentée contre l’enfant et la mère, celle de l’enfant contre le mari et la mère.

3 Le mari ne peut intenter l’action s’il a consenti à la conception par un tiers.

 

Not: Her iki hüküm karşılaştırıldığında, madde gerekçesinde vurgulanan farklılıkların haricinde, İMK.m.256/f.1,b.2’nin çocuğun nesebin reddine ilişkin dava hakkını eşlerin müşterek yaşamının onun henüz ergin olmadığı dönemde sona ermesi şartına bağladığı görülmektedir. Bizim Medenî Kanunumuzda böyle bir sınırlamaya yer verilmemiştir. Ayrıca belirtmek gerekir ki İMK.m.256/f.3’e 18.12.1998 tarihli Federal Kanun ile 01.01.2001 itibariyle geçerli olmak üzere yeni bir cümle eklenmiştir.

 


Copyright © 2017 - 2024 Prof. Dr. İlhan Helvacı. Tüm hakları saklıdır.
X