I. Sona erme anı
D. Mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye
I. Sona erme anı
Madde 225 - Mal rejimi, eşlerden birinin ölümü veya başka bir mal rejiminin kabulüyle sona erer.
Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hâllerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer.
I-) Yargı Kararları:
1-) YHGK, T: 18.06.2008, E: 2008/2-432, K: 2008/444:
Bkz. madde 220.
2-) Y. 8. HD, T: 16.01.2019, E: 2019/71, K: 2019/467:
“… eşler arasındaki mal rejimi TMK’nin 225.maddesi uyarınca boşanma davasının açıldığı 19.02.2014 tarihinde sona ermiştir. Aynı kanunun 235/1.maddesine göre mal rejiminin sona erdiği anda mevcut olan mallar tasfiye edilir. Dosya içeriği, toplanan deliller ve dosyanın mahalline geri çevrilmesi üzerine ... tarafından gönderilen davalıya ait emeklilik dosyasının incelenmesinde, mal rejimi devam ederken davalı tarafça 20.01.2014 tarihinde emeklilik talep dilekçesinin verildiği, 14.02.2014 tarihinde İçişleri Bakanlığı’nca "olur" verildiği, 18.02.2014 tarihinde de emekli olmakla meslekten ilişiğinin kesildiği bildirildiğine göre, davalının mal rejiminin sona erdiği 19.02.2014 tarihinden önce emeklilik ikramiyesine hak kazandığının kabulü gerekir. Her ne kadar ödeme davalıya yapılmak üzere ... tarafından mal rejiminin sona ermesinden sonra 10.03.2014 tarihinde davalının bankadaki hesabına yatırılmışsa da, bu durum, az yukarıda belirtilen belgeler karşısında mal rejiminin sona erdiği sırada emeklilik ikramiyesinin mevcut olduğu sonucunu değiştirmez. Tüm bu açıklamalar nedeniyle davacının emeklilik ikramiyesine yönelik mal rejiminin tasfiyesi isteğinin kabulüyle konusunun uzmanı bilirkişiden az yukarıda belirtilen Daire ilke ve uygulamalarına göre aktüerya hesabı da yaptırılarak, TMK’nin 228/2. maddesi gözetilerek talep hakkında karar verilmesi gerekirken dosya içeriğine, usul ve yasaya uygun düşmeyen gerekçelerle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. …”
3-) Y. 8. HD, T: 06.03.2019, E: 2017/11454, K: 2019/2315:
“… Mal rejiminin tasfiyesi sonucunda belirlenecek katılma alacağı, terekeye ait borç olup, mirasçıların miras paylaşımından önce ödenmesi gerektiği kabul edilmektedir. Terekeye ait borç ödendikten sonra kalan miktar, mirasçılar arasında miras payları oranında paylaşılır. Tereke borçlarından bu sıfatını kaybetmemiş tüm mirasçılar, üçüncü kişilere karşı kişisel olarak (4721 Sayılı TMK madde 599/2) ve müteselsilen (TMK madde 641) sorumludurlar. Her ne kadar, davacı temyize konu davayı terekenin alacaklısı sıfatıyla açmış ise de; davacı da dahil davanın tarafları, ortak mirasbırakan Ö. Z.’in mirasçısıdırlar ve tereke borçlarından yukarıda açıklanan kanuni düzenlemeler çerçevesinde hepsi de sorumludurlar. Başka bir anlatımla, mirasçılık sıfatına sahip olduğundan (TMK madde 499), alacaklı ve borçlu sıfatı davacı sağ eşte kısmen birleşmiştir.
…
Tüm bu açıklamalar nedeniyle, davacı mirasçı ...... mal rejiminin tasfiyesi nedeniyle talep ettiği ve terekeye ait borç sayılan alacak miktarından, davanın mirasçılar arasında görülmesi nedeniyle, davacı da dahil bütün mirasçılar miras payları oranında sorumludurlar. Buna göre, hüküm altına alınan tereke borcundan davacının da miras payı oranında sorumlu olduğu gözetilerek, mirasçı davalılardan tahsiline karar verilecek miktarın hüküm fıkrasında gösterilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi de doğru olmamıştır. …”
4-) Y. 8. HD, T: 24.06.2014, E: 2014/5192, K: 2014/13289:
“… açıklanan farklılıklar nedeniyle katılma rejiminin tasfiyesi ile terekenin tasfiyesi birlikte yapılamaz. Farklı tasfiye kurallarına bağlı bulunan her iki hakkın aynı anda ve birlikte tasfiyesi halinde ileride beklenmeyecek ve kestirilmeyecek sorunlarla veya sonuçlarla karşılaşılması mümkün olabilir. Bu konuda isteğin olup olmaması da sonuca etkili değildir. Katılma alacağının, terekenin borcu olduğu konusunda uyuşmazlık yoktur. Ancak bu alacak hakkı terekeden öncelikle ödenmesi gereken bir alacak hakkıdır. Davacı, terekeden alacaklı olduğu gibi, aynı zamanda az önce açıklanan TMK’nın 641. maddesi uyarınca da terekenin borçlusu durumundadır. Yani somut olayda, alacaklı ve borçlu sıfatı davacıda birleşmiş durumdadır.
… Şu halde öncelikle davacının katılma alacağının terekenin öncelikli borcu olarak terekeden ödenmesi, ondan sonra mirasçıların kalan net terekeyi aralarında miras payları oranında paylaşmaları gerekecektir. Davacının terekeye olan borcu ancak, terekenin tasfiyesi sırasında göz önünde bulundurulmalı ve terekeye olan borcu miras payından düşürüldükten sonra kalan miras payı varsa kendisine ödenmelidir. Öte yandan, mirasçıların birbirlerine karşı rücu davasını açarak alacaklarını tahsil etmeleri de mümkündür. Saptanan bu durum karşısında katılma alacağının tasfiyesi ile terekesinin tasfiyesinin birlikte yapılması olanağı görülmemektedir. …”
5-) Y. 8. HD, T: 15.09.2009, E: 2009/1342, K: 2009/4188:
“… Davacı Metin vekili, taraflar arasında boşanma davasının görüldüğünü, dava dilekçesinde gösterilen taşınmazlar ile otomobilin evlilik birliği içinde satın alınarak davalı eş adına tescil ettirildiğini ileri sürerek kayıtların iptaliyle ya(rı) payının müvekkili adına tesciline, bu isteklerinin yerinde görülmemesi durumunda bedellerinin yarısının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini istemiş; davalının yargılama sırasında ölümü üzerine verilen 26.11.2008 tarihli dilekçeyle mal rejiminin ölümle sona erdiğini belirterek önceki istekleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir. ...
Taraflar 23.11.1996 tarihinde evlenmiş olup, görülmekte olan boşanma davası hakkında davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle ret kararı verilmiştir. Dosya arasında bulunan nüfus kaydına göre davalı 31.07.2008 tarihinde ölmüştür. TMK’nun 225/1, 247 ve 271. maddeleri uyarınca mal rejimi eşlerden birinin ölümü ile sona erer. Mal rejimi ölümle sona erdikten sonra sağ kalan eşin mal rejiminin tasfiyesini istemekte hukuki yararı bulunduğundan mahkemenin ret kararı yerinde değildir.
Ne var ki; davalı eşin mirasçılık belgesine göre davacı ile olan evliliğinden doğma 05.05.1997 doğumlu Hakan isimli mirasçısı bulunmaktadır. Davacı ile ölen eşin mirasçısı küçük çocuk arasında yarar çelişkisi bulunduğundan TMK’nun 426/2. ve 345/1. madde ve fıkraları maddesi uyarınca küçük Hakan’a yasal temsilci atandıktan sonra iddia ve savunma doğrultusunda taraf delilleri toplanarak uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi gerekmektedir. …”
6-) Y. 2. HD, T: 25.10.2005, E: 2005/12451, K: 2005/14803:
“… (15.4.2004 tarihinde) açılan boşanma davası sonucu tarafların boşanmalarına karar verildiğine ve bu karar 19.4.2005 tarihinde kesinleştiğine göre, mal rejimi, boşanma davasının açıldığı 15.4.2004 tarihinde sona ermiştir ...”
II-) Türk Kanunu Medenîsi:
Hükmün, Türk Kanunu Medenîsi’nde bir karşılığı bulunmamaktadır.
III-) Madde Gerekçesi:
Madde İsviçre Medenî Kanununun 204 üncü maddesini karşılamaktadır.
Birinci fıkrada edinilmiş mallara katılma rejiminin sona erme hâli olarak, eşlerden birinin ölümü veya başka rejimin kabul edilmesi öngörülmüştür.
İkinci fıkrada evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine ya da mal ayrılığına geçilmesine mahkemece karar verilmesi hâllerinde, edinilmiş mallara katılma rejiminin son bulması öngörülmüştür. Burada mahkemenin buna ilişkin kararının kesinleşmesinden itibaren değil, dava tarihinden itibaren mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye edilmesi söz konusu olacaktır. Mal rejiminin tasfiyesinde, malların tasfiye anındaki değerleri göz önüne alındığından, bu düzenlemeyle birinin davayı olabildiğince uzatarak diğer eşin edinilmiş mallarındaki artışa ve bu artış dolayısıyla kendi payını arttırmasına engel olunmuştur.
IV-) Kaynak İsviçre Medenî Kanunu:
1-) ZGB:
E. Auflösung des Güterstandes und Auseinandersetzung
I. Zeitpunkt der Auflösung
Art. 204
1 Der Güterstand wird mit dem Tod eines Ehegatten oder mit der Vereinbarung eines andern Güterstandes aufgelöst.
2 Bei Scheidung, Trennung, Ungültigerklärung der Ehe oder gerichtlicher Anordnung der Gütertrennung wird die Auflösung des Güterstandes auf den Tag zurückbezogen, an dem das Begehren eingereicht worden ist.
2-) CCS:
E. Dissolution et liquidation du régime
I. Moment de la dissolution
Art. 204
1 Le régime est dissous au jour du décès d’un époux ou au jour du contrat adoptant un autre régime.
2 S’il y a divorce, séparation de corps, nullité de mariage ou séparation de biens judiciaire, la dissolution du régime rétroagit au jour de la demande.